Başarılı
yazar Cormac McCarthy'nın senaryosunu yazdığı Counselor,(Danışman) daha
çok yönetmeni ve oyuncu kadrosuyla adından söz ettiren bir
filmdir. Filmin başarı grafiğinin genel anlamda düşük bulunmasında bu kadar
etkili isimlerin toplandığı bir projede beklenen etkinin verilememiş olmasıdır. Daha çok külçe kıvamında ağır bir edebi
metin gibi duran senaryo pek ilerlemiyor ve filmi sıradan bir hale getiriyor.

Filmin konusuna biraz değinecek olursak, bir avukatın
parasız kalınca kendini tehlikeli işlere bulaştırması ve sonrasında işin
içinden çıkamayıp, çaresiz bir şekilde çırpınışını anlatıyor. Yani, konu da
işlenişi de pek tatmin edici değil aslında… Yazar McCarthy olunca filmin bazı
bölümlerinde, özellikle de El Paso kısımlarında Javier Bardem’in de varlığıyla,
bir No Country for Old Men tadı alıyoruz.Lakin esinlenmeler bununla da bitmiyor, Tarantino'nun aykırı film
anlayışını yapmaya çalıştığını ve aynı
zamanda Guy Ritchie'nin salvolarını görüyoruz. Birçok başarılı işe imza atan
yönetmen Ridley Scott’ın bile eli boşa düşmüş ve senaryonun ağırlığından olsa gerek filme fazla hareket katamamıştır.O yüzden
“yönetmenin en zayıf işlerinden biri” yakıştırmasını sıkça duyacağınız bir
yapım.
Filmin artı yanlarını, erkeklerle kadınlar arasında kurulan
ilişki sınırlarının belirlediğini söylemek mümkün. Çünkü üç adam arasında dönen
şatafat, zenginlik, uyuşturucu trafiği ve bunun bir yerde sakata bağlanmasının
orijinal bir tarafı olduğu söylenemez. Özelikle de Javier Bardem’in (Fassbinder
ve Pitt’in yanında sönük kaldığını söyleyebiliriz) canlandırdığı Reiner
karakteri ve Cameron Diaz’ın oynadığı
sevgilisi Malkina arasında geçen şehvete dayalı ilginç ilişkiyi ele
alıyor.Reiner, kedileri ile üst düzey
zenginlikte yaşayan, kendine has bir sakinliği olan ve kendisini korkutan
iddialı bir sevgiliye sahip bir adam. Filmin
mizahi yanı da ikili arasında geçen, bizim de Reiner’in Danışman’a
anlatırken tanık olduğumuz sahneler… Saçma olsa da bir yandan ilgi çekici.
Örneğin Malkina’nın adamın Ferrari’siyle giriştiği seks oyunu herhalde filmin hafızalara
kazınan tek sahnesi olabilir. Zaten ikilinin olduğu kısımlarda ve sonrasında
Malkina’nın yoluna yalnız devam ettiği yerlerde filmin temposunun yükseldiğini
söylemek mümkün. Filmin fetişizm ve az da olsa şiddetten beslendiğini hatta
bununla böbürlendiğini de aktarabiliriz.

Bunun yanında Counselor ve sevgilisi arasında yaşanan aşkın
inandırıcılık boyutunun sürekli sorgulanması, filme az da olsa bir gerilim
katıyor ama filmin derinliği hep üçlü arasında (üçlünün diğeri Brad Pitt’in
oynadığı Westray) yaşanan muhabbetlerle kesiliyor. Film bittikten sonra
yönetmeni ve oyuncularıyla büyük beklenti yaratmış olsa da sıradan bir iş
olduğunu anlıyorsunuz. Belirttiğim gibi kadronun etkisi bu algıda çok büyük.
İlk filmini çeken, duyulmamış oyuncularla yapılan bir iş olsa şahsi fikrimce
daha çok sevilir ve takdir edilirdi.
Yorumlar
Yorum Gönder