Ana içeriğe atla

Nitelikli

Futbol ve Tribün Kültürünü İşleyen Başarılı Film: GREEN STREET HOOLIGANS..

  Siz de benim gibi futbol delisiyseniz daha doğrusu tribünü, holiganlığı seviyorsanız işte tam da sizi derinden etkileyecek ve ömür boyu aklınızdan çıkmayacak bir film. Bir başkası için çok bir şey ifade etmese de futbol ve tribün kültürü, bu hazzı bilenler benim ne demek istediğimi çok iyi anlıyorlar eminim. Bu filmi 3 yıl önce izlemiştim ve hala benim için ilk 3 favori filmimin arasındadır. Bu filmin bana kattığı en önemli şeylerden biri de beni sıkı bir West Ham United taraftarı yapması oldu sanırım. Green Street Hooligans benim için farklı bir yerde olduğundan bunu sizlerle paylaşmak istedim. Bir futbolseverseniz umarım bu film sizi de beni etkilediği kadar etkiler, eğer değilseniz de umarım size futbol ve tribün aşkını aşılar.. İzledikten sonra futbolun asla sadece futbol olmadığını, bunun çok daha ötesinde bir şey olduğunu göreceksiniz diye umuyorum. Gelin biraz filmin içeriğine bakalım.. İngiliz yapımı “Green Street Hooligans” (2005) yukarıda girişini yaptığım fanat...

The Counselor (Danışman) 2013 Film Eleştirisi

Başarılı yazar Cormac McCarthy'nın senaryosunu yazdığı Counselor,(Danışman) daha çok  yönetmeni  ve oyuncu kadrosuyla adından söz ettiren bir filmdir. Filmin başarı grafiğinin genel anlamda düşük bulunmasında bu kadar etkili isimlerin toplandığı bir projede beklenen etkinin verilememiş olmasıdır. Daha çok külçe kıvamında ağır bir edebi metin gibi duran senaryo pek ilerlemiyor ve filmi sıradan bir hale getiriyor.





Filmin konusuna biraz değinecek olursak, bir avukatın parasız kalınca kendini tehlikeli işlere bulaştırması ve sonrasında işin içinden çıkamayıp, çaresiz bir şekilde çırpınışını anlatıyor. Yani, konu da işlenişi de pek tatmin edici değil aslında… Yazar McCarthy olunca filmin bazı bölümlerinde, özellikle de El Paso kısımlarında Javier Bardem’in de varlığıyla, bir No Country for Old Men tadı alıyoruz.Lakin esinlenmeler bununla da  bitmiyor, Tarantino'nun aykırı film anlayışını yapmaya çalıştığını ve  aynı zamanda Guy Ritchie'nin salvolarını görüyoruz. Birçok başarılı işe imza atan yönetmen Ridley Scott’ın bile eli boşa düşmüş ve  senaryonun ağırlığından olsa gerek  filme fazla hareket katamamıştır.O yüzden “yönetmenin en zayıf işlerinden biri” yakıştırmasını sıkça duyacağınız bir yapım.



Filmin artı yanlarını, erkeklerle kadınlar arasında kurulan ilişki sınırlarının belirlediğini söylemek mümkün. Çünkü üç adam arasında dönen şatafat, zenginlik, uyuşturucu trafiği ve bunun bir yerde sakata bağlanmasının orijinal bir tarafı olduğu söylenemez. Özelikle de Javier Bardem’in (Fassbinder ve Pitt’in yanında sönük kaldığını söyleyebiliriz) canlandırdığı Reiner karakteri  ve Cameron Diaz’ın oynadığı sevgilisi Malkina arasında geçen şehvete dayalı ilginç ilişkiyi ele alıyor.Reiner, kedileri  ile üst düzey zenginlikte yaşayan, kendine has bir sakinliği olan ve kendisini korkutan iddialı bir sevgiliye sahip bir adam. Filmin  mizahi yanı da ikili arasında geçen, bizim de Reiner’in Danışman’a anlatırken tanık olduğumuz sahneler… Saçma olsa da bir yandan ilgi çekici. Örneğin Malkina’nın adamın Ferrari’siyle giriştiği seks oyunu herhalde filmin hafızalara kazınan tek sahnesi olabilir. Zaten ikilinin olduğu kısımlarda ve sonrasında Malkina’nın yoluna yalnız devam ettiği yerlerde filmin temposunun yükseldiğini söylemek mümkün. Filmin fetişizm ve az da olsa şiddetten beslendiğini hatta bununla böbürlendiğini de aktarabiliriz.



Bunun yanında Counselor ve sevgilisi arasında yaşanan aşkın inandırıcılık boyutunun sürekli sorgulanması, filme az da olsa bir gerilim katıyor ama filmin derinliği hep üçlü arasında (üçlünün diğeri Brad Pitt’in oynadığı Westray) yaşanan muhabbetlerle kesiliyor. Film bittikten sonra yönetmeni ve oyuncularıyla büyük beklenti yaratmış olsa da sıradan bir iş olduğunu anlıyorsunuz. Belirttiğim gibi kadronun etkisi bu algıda çok büyük. İlk filmini çeken, duyulmamış oyuncularla yapılan bir iş olsa şahsi fikrimce daha çok sevilir ve takdir edilirdi.

Yorumlar

Popüler Yayınlar