Ana içeriğe atla

Nitelikli

Futbol ve Tribün Kültürünü İşleyen Başarılı Film: GREEN STREET HOOLIGANS..

  Siz de benim gibi futbol delisiyseniz daha doğrusu tribünü, holiganlığı seviyorsanız işte tam da sizi derinden etkileyecek ve ömür boyu aklınızdan çıkmayacak bir film. Bir başkası için çok bir şey ifade etmese de futbol ve tribün kültürü, bu hazzı bilenler benim ne demek istediğimi çok iyi anlıyorlar eminim. Bu filmi 3 yıl önce izlemiştim ve hala benim için ilk 3 favori filmimin arasındadır. Bu filmin bana kattığı en önemli şeylerden biri de beni sıkı bir West Ham United taraftarı yapması oldu sanırım. Green Street Hooligans benim için farklı bir yerde olduğundan bunu sizlerle paylaşmak istedim. Bir futbolseverseniz umarım bu film sizi de beni etkilediği kadar etkiler, eğer değilseniz de umarım size futbol ve tribün aşkını aşılar.. İzledikten sonra futbolun asla sadece futbol olmadığını, bunun çok daha ötesinde bir şey olduğunu göreceksiniz diye umuyorum. Gelin biraz filmin içeriğine bakalım.. İngiliz yapımı “Green Street Hooligans” (2005) yukarıda girişini yaptığım fanat...

Sen tüm göklerdeki yıldızların ilki. “Sen Aydınlatırsın Geceyi”





‘İnsan endişeden yaratılmıştır’ cümlesiyle başlıyor film. Endişe, Farsça kökenli tasa, kaygı, kuşku anlamındaki kelime…


İnsan = endişe bu doğru değil mi sizce de ? Yaşamımız başlı başına bir endişe değil mi? Bebekken anne, baba yani beni koruyacak bana bakacak birileri yanımda mı endişesiyle ağlamalarla başlayan bu serüven kim olursan ol, ister inan ister inanma hiçbir şeye, her zaman yanında olan ve makam, kişi, cinsiyet, din ayırmayan tek duygu. Yaşamın başından sonuna var olacak duygu.
İşte Onur Ünlü de filmini bu duygu üzerine kurmak istemiş. Film ile ilgili röportajında "Endişe üzerine kurulu olsun, biraz da melankolik olsun istedim" şeklinde anlatıyor filmini.

Hatırladığım kadarıyla birkaç salon dışında perdeye çıkamamış, içinde duvardan geçebilen bir adam, elini silah olarak kullanabilen bir diğer adam ve elleriyle nesneleri hareket ettirebilen bir kadının yanı sıra deyim yerindeyse “özel güçlere” sahip karakterlerin olduğu siyah beyaz bir film Sen Aydınlatırsın Geceyi.


Film hakkında, "Ben daha çok seyircinin ne yapacağını bilememesi fikri üzerinde durdum"   diyen Ünlü bu duruma seyirciyi en azından beni gerçekten de düşürebiliyor. Bazı sahnelerde gülmem mi, durup düşünmem mi yoksa üzülmem mi gerektiğini kestiremedim açıkçası. Örneğin Cemal ve karısının hap içtikleri sahne, çaresizliğin dibindeler ama komik geliyor bu durum sana.


Bu filmde de Ünlü’nün diğer dizi ve filmlerinde olduğu gibi hikaye erkek karakterin üzerinden ilerlemektedir. Ancak filmde erkekler kadar ön planda değil gibi gözükse de kadın uğruna cinayet işleten, şiirler ezberletip serenadlar yaptırandır.

Kadın konusuna değinmişken  filmde Cemal’in karısına uyguladığı şiddete değinmeden geçmemeliyiz. Filmlerin içten içe sosyal sorunlara da değinen Ünlü, bu şiddet sahnesinde de erkeğin güç gösterisini, üstünlük kanıtlamasını bu şekilde yaptığı anlatmış.

“Eninde sonunda ölecek olan birisinin bu dünyanın derdini çözmesine imkan yok"




En iyi sahne: Ölümsüz olan, fabrikanın sahibi Dündar Bey ile eşi Yasemin'in ilişkisi olduğunu zanneden Cemal, Dündar Bey’i öldürmeye gelir ancak bilmediği bir şey var ki; o da Dündar Bey’in ölümsüz olduğu… Dündar’ı vuran Cemal hiçbir şey olmamış gibi (ölümün basitliği vurgulanmakta diye düşünmekteyim) gidip sigarasını yakacakken ölümsüz Dündar arkasında gelir ve sigara ister. Yıllardır bir çok kez ölmüş ya da ölümden dönmüş ve ölmeyeceği bilen adamın boşvermişliği ve arsızlığıdır bu.


“Bu hayatta herkesin bir derdi var Cemal. Benimki de bu. Ölemiyom be zamına kyym. Eyi bi’ şey sanıyon bunu demi? Herkesler öyle sanıyo ama gel bir de bana sor. En berbat tarafı ne biliyon mu? Hiç kimseden hiçbi’ şeyden korkun kalmıyo. Ar damarı çatlıyor adamın. Doğru ne yanlış ne her şey karışıyo kafanda. Bu zamına kdklarımın 100 sene önce neye inandıklarını bilsen çok gülersin. Ben biliyom mesela. 100 sene sonra neye inanacaklar onu da biliyo olcem. Ya her şeyleri biliyom ben Cemal. Hee her şeyleri bilmekle hiçbir şey bilmemek aynı şey. Odun gibi oluyon işte. Onun için çok fazla kurcalamicen meseleleri. Eninde sonunda ölcek olan birisinin bu dünyanın derdini çözmesine imkan yok."


Ölümün basitliği, ölümün yarattığı boşvermişlik ve ölüm korkusunun olmamasının verdiği arsızlık… Onur Ünlü bu filmde ölüm konusuna çok inmedim dese de Serkan Keskin’in sigara reklamlarında oynasa tüm ülkeyi sigaraya başlatacak oyunculuğu ile bu mükemmel tirad birleşince insan ölümü bir kez daha düşünüyor.


En iyi karakter: Cemal. Annesi ve kardeşlerini kaybettiği olaydan sonra sanki hayatı sorgulamaya başlamış birisi Cemal. Sorguluyor ve bir sahnede diyor ki: Hiç olmasaydık ya biz o zaman nolacaktı? Sorguluyor ama bilgisi düşüncesini tamamlamaya, açıklamaya yetmediği için bu sorgu içinde sıkışıp kalıyor Cemal.


Yorumlar

Popüler Yayınlar